Şile.... İstanbul'un güzel kumsallarından birisine ev sahipliği yapıyor. Gerek İstanbul'a yakınlığı gerekse kumu, ferahlığı ve temiz denizi ile bir yaz haftasonunu güzelce geçirmek isteyenlere ev sahipliği yapıyor. Küçük ve sakin koylarının yanında kumla kaplı halk plajıda dolup taşıyor, yaz günlerinde...
Ancak bugünlerde Şile'ye gitmekte de dönmekte ayrı bir dert. Sebebi: Ulaşım...
Bugün Şile'ye gitmeye çok kararlı olduğumuz ve yol problemini aşabileceğimizi umduğumuz için sabah 7.30da Tepeüstünden kalkan 139T numaralı otobüse bindik. Otobüs sabahın bu erken vaktine rağmen oldukça kalabalıktı. Sakin olacağını düşündüğümüz yollarda oldukça çok araba vardı.
Saat 9'a gelirken ulaştık Şile'ye ve gerçekten sokaklar çok kalabalıktı, ve oldukça çokta araba vardı. Genellikle ailelerin yoğun olduğunu da söylemek gerekir. Kalablıktan sıyrılarak kahvaltımızı etmek için plaja inerek, orada bulunan işletmelerden bir tanesine girdik. Sabah 10 gibi ise denize koştuk, deniz inanılmaz kalabalıktı, ve öğlen saatlerine doğru denizde hareket edemeyecek kadar kalabalık oldu.
Şile'nin haftasonun bazı aileler tarafından tercih edilmemesini sebebi, genellikşe 9-10 kişilik gezen erkek gruplarının plajda hemen yanınıza gelip havku sermesiydi. Ancak bu yaz daha farklı işletmeler daha temkinli ve aile yeri olduğunu belirten yerler, sıkı kontrol ile erkek gruplarının ailelerin arasına karışmasını engelliyor. Bu sebeple bu hün diğer seferlere kıyasla oldukça konforlu geçtiği söylenebilir :) Ancak deniz de, bu erkek gruplarından uzakta durma çabasından kurtulamıyorsunuz malesef :( Genel olarak kimseyi rahatsız eden belirgin tipler olmasa da konfor anlayışınıza göre durum rahatsız edici olabiliyor.
Plaj klasiklerinden simitçi, midyeci ve mısırcı her zaman ki gibi seyyar arabaları ile sefer yapıyordu. Ben içlerinden özellikle Simitçinin simitlerini öneririm çünkü gerçekten hem çok sıcak hem de lezzetli :)
Ve heryerde hava kasıp kavururken, sahildeki hava oldukça serindi. Güneş iki de bir bulutların arkasına saklanıyor ve hava birden üşütüyordu. Ancak yinede güneşi gördüğünüz anda ısınıyordunuz. Bulutlu bir havaya rağmen güzelce bronzlaştığımı söyleyebilirim. Ayrıca sezonun yeni yeni canlanması sebebiylede olabilir, deniz oldukça temizce ve şansımıza da durdundu ( Şilenin genel dalgalı halini bilenler ne şanslı olduğumuzu düşünmüştür).
Ve dönüş yolu, belediyenin şileye giden otobanın bir çok! yerinde bir çok! büyük yol çalışmasını yürütmesi sebebiyle yol neredeyse genelde tek şeride inmiş durumda. Her pazar korkunç trafige sahne olan bu yolun daha da kötü olacağını düşündüğümüz için 3:50 deki otobüsü kullandık. Ancak şoför biner binmez yolunkilit olduğunu bu sebeple sahil yolunu kullanacağını söyledi. Eyvah yandık derken daha Şile ışıklarını döndüğümüzde başladı trafik. Önce sofular sonra sahilköy,karakiraz,kılıçlı köyleri üzerinden alemdağdan beri yoluna devam etti otobüs ve çok ta fena olmayan bir yolculukla 6 gibi tepeüstüne varmış olduğunu düşünüyorum çünkü saat 5 gibi biz ömerli'ye yakın hüseyinli köyü civarlarında indik ve arabayla devam ettik.
Sonuç olark Şile'de bir pazar eskisine göre daha konforlu ancak bu yaz, bir gezi düşünüyosanız. Yola hazırlıklı olun ve erken kalkın :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder