23 Temmuz 2011 Cumartesi

Olayların değil düşüncelerin filmi: Flipped

Dün bloglar arası dolaşırken Eteğimden Dökülen Taşlar diye bir blog  buldum ve ilk yazısı olan Flipped'dan etkilenerek bugün hemen izledim. Gerçekten de herkese tavsiye ederim!

Filmle ilgili söylemek istediklerimi özetleyen cümlemi zaten yazımın başlığında bulabilirsiniz. Filmin anlattığı bir olay yok. Yani hikayenin içerisinde olan önemli olaylar serisi, birilerinin fikirlerini yönlendiren durumlar, tesadüfler değil asıl olan.  Sadece DÜŞÜNCELER ve DUYGULAR var. (hatta çoğu zaman izlediğiniz durumdaki konuşmalar okadar az ki, genellikle ya Julie yada Bryce durumu açıklıyor oluyor :) )
Ve filmi bir çok filmden ayıran özellik ise, aşkı ve hayatı 2 tarafın penceresinden de göstermesi. Örneğin filmdeki karakterimiz olan Bryce, filmdeki kızımız Julie ile tanıştığında öyle korkmuş ve nefret etmiştir ki yaptığı tek şey ondan kaçmaya çalışmak olmuştur. Ancak daha sonrasında aynı sahneyi Julienin düşüncelerinden dinlediğinizde onun tam olarak delirdiğini ve karşısındaki kişinin elini tutmasının gelecek için önemli bir vaat olduğunu öğreniyorsunuz.


Öncelikle olaysız bir film olmasına rağmen, insanların duygu ve düşüncelerinin nasıl değiştiğini, yanlış anlaşılma denen bir şeyin olmadığını zaten herkesin olayları kendince anladığını, aşkın gelmek ya da gitmek için çok büyük sebeplere ihtiyaç duymadığını öyle yürekten anlıyorsunuz ki asla sıkılmıyorsunuz.

Film de en çok beğendiğim replik şu oldu: (aynısını yazamayacağım belki ama bir fikir verebilir) bu repliği erkek karakterimizin dedesi söylüyor.

Dürüstlük, gerektiği anda zor gelebilir ama gelecekteki acı ve ızdırıptan kurtarır.

İçinde bulunulan durum ve dedinin sözleri öyle bir denk geldiği için buna yürekten inanarak hak verdim. Bir diğer önemli detay ise filmdeki Çınar ağacı, insanların sadece insanlara değil, diğer canlılara da nasıl bağlandığının somut kanıtı olarak yer alıyor filmde. Ve özellikle çınar ağacı ile ilgili sahneler sizi duygulandırıyor, bu ilk aşktan çok!

Filmle ilgili 2. sevdiğim şey ise karpuz kokulu saçlar :) Oğlan kızın tamamen aşkından çıldırıp onu kokladığını düşüğündüğü o günlerde, kızımız aslında onun kendisine iyi davrandığını ve değiştiğini düşünüp ondan iyi kokular alıyor hatta bunu saçlarının karpuz gibi kokmasına bağlıyor. Bu sahneyide aşağıdaki fotografta görebilirsiniz. 

 Ömrümde hiç karpuz kokulu bir saç duymadım ama demekki koklayanlar oluyormuş :) Ey aşk nelere kadirsin demek istiyorum :) !

Tüm bunların yanında ancak filmin görselindeki "you never forget your first love" cümlesinden pek etkilenmemenizi öneriyorum, çünkü böyle tutukulu bir aşkı anlatmıyor film. Filmin tüm çekiciliği sadeliği ve 2 taraflı bakış açısı, eğer slogandaki gibi bir film istiyorsanız Notebook' u öneririm.

Yazımı son olarak filmin anlamlı sahnelerinden birisi ile bitirmek istiyorum, yeni başlangıçlara ....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder